Anasayfa İletişim


Ä°MMÃœNOLOJÄ°K TRANSFÃœZYON REAKSÄ°YONLARINDA TEDAVÄ° NASIL OLMALIDIR?

TEDAVİ:Hemolitik transfüzyon reaksiyonu tedavi ilkeleri
1) Hipotansiyonla mücadele
2) Yeterli renal kan akımının sağlanması.
Eğer şok önlenir veya yeteri kadar tedavi edilirse ;genellikle renal yetmezlikten kaçınılmış olur.Renal perfüzyonun yeterliliği idrar idrar çıkışıyla ölçülebilir.İdrar akım hızı yetişkinlerde 18-24 saatte, en az 100 ml/ saat üzerinde devam ettirilmelidir.Altta yatan kardiyak ve/veya renal hastalık tedaviyi komplike hale getirebilir.Böbreklere kan akımını ve idrar çıkışını artırmak için aynı zamanda diüretik ajanlar eklenir.i.v.furesemide renal kan akımını arttırır ve diürez sağlar.Mannitol ozmotik diüretik olup kan volümünü ve renal kan akımını arttırır.
Renal kan akımını azaltan vazopressör ajanlar kontrendikedir,fakat DOPAMİN düşük dozlarda renal damarları genişletirken kalp verdisini arttırır ve hemolitik transfüzyon reaksiyonu akut döneminde hipotansiyon tedavisinde yararlıdır.
Bazı hemolitik transfüzyon reaksiyonlarında dissemine intravasküler koagülasyon (DIC) sonucu kanama önemli bir klinik bulgu olup anestezili hastada başlangıç bulgusudur. Çoğunlukla hipotansiyon ve şoka bağlıdır.Heparın kanamaya yol açacağından tedavide tercih edilmez, bunun yerine altta yatan primer hastalığın tedavisi gerekir.
GECÄ°KMÄ°Åž TÄ°PTE HEMOLÄ°TÄ°K TRANSFÃœZYON REAKSÄ°YONLARI
1)Primer immünizasyon:Hafif tipte reaksiyon olup;transfüzyondan haftalar sonra görülebilir ve primer alloimmünizasyon sonucu görülür.Transfüze edilen her bir ünite kan başına D antijeni dışındakilere karşı duyarlanma riski %1-1.6 dır.Antikorlar genellikle transfüzyondan sonra en erken 7-10 günde veya haftalar veya aylar sonra saptanabilir.Hemolizin derecesi oluşan antikor miktarına ve transfüze edilen eritrositlerden kalan miktara bağlıdır.Hemoglobin konsantrasyonunun da beklenmeyen bir düşüşle birlikte DAT (+) liği ve/ veya eritrost alloantikorlarının tesbiti halinde geç hemolitik transfüzyon reaksiyonu düşünülmelidir.
2)ANAMNESTÄ°K YANITLAR:Daha evvelden duyarlanmış alıcıda transfüze edilen eritrositlere karşı veya sekonder yanıt alınmasıdır.Primer immünizasyondan sonra oluÅŸan bazı alloantikorlar serumda saptanamayacak kadar düşük düzeylerde olabilirler.Transfüzyondan 7-10 gün sonra transfüze edilen eritrositlere karşı anamnestik yanıt veren ıgG tabiatında antikorlar oluÅŸur. Hem antikorun hemde eritrositlerin dolaşımda fazla miktarda bulunuÅŸu belirgin bulgular oluÅŸturur. En sık görülen iÅŸaretler ateÅŸ, hasta Hb’ninde açıklanamayan düşüş ve sarılıktır.Kan bankaları, hastada semptom olmasa bile serolojik testlerle gecikmiÅŸ hemolitik transfüzyon reaksiyon’unu saptayabilirler.EÄŸer tekrar transfüzyon gerekiyorsa, yeni kan örneÄŸi DAT(+) verecektir.Ek olarak,antikor tarama testlerinde pozitiflik ve crossmatch uygunsuzlukları gözlenebilir.EÄŸer hasta geçmiÅŸ 3 ayda transfüzyon almışsa veya gebeyse transfüzyon sırasında uygunluk testleri için kullanılan kan örnekleri 72 saatten daha eski olmamalıdır.Son 2-3 haftada transfüzyon alan hastada DAT(+)leÅŸmiÅŸse antikor elüsyon ve tanımlanması çok önemlidir.

Yorum yapılmamış

No comments yet.

Comments RSS TrackBack Identifier URI

Sorry, the comment form is closed at this time.