Anasayfa İletişim


Neden organik beslenmeliyiz..

ZEHÄ°RLÄ° KÄ°MYASALLAR
İnsan yapımı kimyasal maddeler, 20. yüzyılın en büyük yenilikleri
arasındadır. Sentetik kimyasallar olmasaydı ne televizyondan, ne
bilgisayardan, ne de pet şişelerden söz edebilirdik. 1930 yılında, tüm
dünyada 1 milyon ton olan kimyasal madde üretimi, bugün 400 milyon tona
çıkmıştır.
İnsan yapımı kimyasal maddelerin büyük miktalarda üretimi, yeryüzünde son 70
yıldır var olmasına karşın, bu süre içinde dünyanın uygarlıktan en uzak
noktaları bile kimyasal maddelere maruz kalmıştır. Bugün, kutup ayılarından
yağmur ormanlarında yaşayan bir kurbağaya, ıssız bir köşede yeni doğmuş bir
bebeğe kadar, insan yapımı kimyasalların bulaşmadığı tek bir canlı
kalmamıştır. Yapılan testler insan vücudunda 300’den fazla kimyasal madde
bulunduÄŸunu ortaya koyar.
En büyük üretim hacmine sahip kimyasalların %86’sının güvenilirliÄŸi, hala
kesin olarak bilinmemektedir. Bazı kimyasalların insan vücudunda biriktiği,
bazılarının insan ve hayvanlarda hormon sistemine ciddi zararlar verdiği
bilinmektedir. Hormonların bozulması yalnızca üremeyi değil, vücut
gelişimini ve davranışları da etkiler. Hem hayvanlar, hem de insanlar, henüz
rahimde cenin halindeyken insan yapımı birçok kimyasala maruz kalır.
İnsan yapımı kimyasalların giderek artan bazı kanser türleri, doğuştan gelen
sakatlıklar ve çocukların bağışıklık sistemindeki sorunlar gibi bir takım
rahatsızlıklarla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Son yıllarda hormonlarla
ilgili kanser türleri hızla ve önemli ölçüde artış göstermiştir. Tüm dünyada
göğüs kanseri oranı % 50 oranında artarken, prostat ve testis kanserleri
neredeyse iki katına çıkmıştır. Peki ne Yapmalıyız?
Çocuklarınız ve sizin için:
-İçeriğinde polikarbonat bulunan biberonları satın almayın.
-Piyasadaki biberonların çoğu, bisfenol A içeren polikarbonattan
yapılmıştır. Bisfenol A, biberonun içindeki sıvıya geçebilen, hormon
sistemine zarar verici bir kimyasaldır. Biberonun ambalajındaki PC7 yazısı
ya da geri dönüşüm üçgeni içindeki 7 rakamı, ürünün içeriğinde polikarbonat
kullanıldığını belirtir. Eskimiş biberonları kullanmayın. Çocukların iki
yıldan daha eski PVC oyuncaklarla oynamasına izin vermeyin. Çocuklar için
plastik logo taşımayan ve kimyasal işlemden geçmemiş giysileri tercih edin.
-Sentetik kokulu kozmetikleri kullanmak yerine; doğal ürünlerden yapılmış,
kokusuz kozmetikleri kullanın.
-Triklosan içeren diş fırçalarını, diş macunlarını ve ağız sularını
kullanmayın. Tehlikeli kokuları ve uçucu organik kimyasalları emebilen vinil
yer malzemesinden uzak durun.
-Klorinle ağartılmış kağıt bazlı temizlik ürünlerini kullanmayın.
Ürünlerinde phthalates kullanılmadığını belirten markaları tercih edin.
-İçinde böcek öldürücü bulunan bit şampuanlarını kullanmayın. Bunlar tümüyle
zehirli kimyasallardır. Plastik bit tarağı kullanarak, saçları ıslakken
tarayın.
-Taze meyve ve sebzeleri iyice yıkamadan ve soymadan yemeyin.Konserve
gıdalardan uzak durun.
-Triklosan içeren plastik kesme tahtalarını, bulaşık bezlerini, süngerleri,
deterjanları, sabunları ve dezenfektanları kullanmayın. Streç film
kullanmayın.
-Ambalajında PVC3 ve PC7 yazılarını ya da geri dönüşüm üçgeni içinde 3 ve 7
sayılarını gördüğünüz ürünleri almayın.
-Taze, organik gıdaları işlenmiş gıdalara tercih edin. Su filtresi kullanın.
-Yağ oranı yüksek yiyeceklerin tüketimini en aza indirin. Ton balığı gibi
yağ oranı yüksek balıklar, yüksek düzeyde kimyasal madde içerebilir. Bu
durum özellikle çocuklar, hamile kadınlar, hamile kalmayı planlayan ya da
bebek emziren kadınlar için zararlıdır.

Hormonlu Gıdalar:
Hormon kullanılarak üretilen bitki ve etler, sürekli tüketildiği zaman
vücuttaki hormon dengesi bozulabilmekte ve bunun sonucunda bir çok
hastalıklar ortaya çıkabilmektedir. Vücudun bağışıklık sisteminin bozulması,
şişme ve yağlanma gibi durumlar, bazı vitaminlerin kullanılamaması,
hücrelerin zayıflayarak kanser hastalığına yol açılması gibi durumlar bu
çerçevede sayılabilir.
Aslında kimi çiftçilerimizin insan sağlığını göz ardı ederek, daha fazla
ürün elde edebilmek için hormonlara başvurmaları kendilerine de zarar
vermektedir. Bir kere, sahip oldukları topraklar kirlenmektedir. İkinci
olarak, halkın bu konuda bilinçlenmesi sonucunda bu ürünlere talep azalmakta
ve fiyatlar düşmektedir.
Bir kere hormonlu ürünlerden mümkün mertebe kaçınmalıyız. Dış
görünüşlerinden tespiti zor olsa da mesela çekirdeksiz, içi vıcık vıcık olan
domatesler, içi süngerimsi olan çekirdeksiz patlıcanlar, keza çekirdeksiz
kabaklar gibi sebzeler ile çekirdeksiz üzüm ve elma gibi tabii görünümü
bozuk meyvelerden uzak durmalıyız. Ayrıca hormonlar, buğday, arpa, yulaf,
çavdar ve çeltik gibi hububatlarda da hasatı kolaylaştırmak için
kullanılabilmektedir.
Tarım Bakanlığımız, batılı ülkelerdeki muadilleri gibi kendi halkının
sağlığını düşünmeli ve bazı ülkelerde olduğu gibi topraklarımız daha fazla
kirlenmeden, hormon ve diğer zirai ilaçların kullanımı sınırlandırılmalı
hatta hepten ortadan kaldırılmalıdır.
Organik Gıda
Organik gıdalar son dönemlerde çok revaçta. Artık marketlerde organik gıda
reyonları bulunuyor. Hatta organik gıda pazarı bile var! Bebeğinizi
beslerken doğal ve sağlıklı ürünleri tercih ettiğinizi biliyoruz. Ama ne
yazık ki günümüzde katkısız ve hormonsuz ürünleri bulmak hiç de kolay değil.
Doğal olduğunu düşündüğümüz pek çok sebze ve meyve bile tarımsal ilaçlar ve
suni gübreler nedeniyle aslında sağlığımızı tehdit ediyor. İşte bu noktada
anne ve babaların son zamanlardaki tercihi organik gıdalar olarak karşımıza
çıkıyor. Organik gıdalar, kimyasal ilaç ve hormon gibi sağlığımız için
zararlı olan maddeleri içermeyen doğal şartlarda yetiştirilip, doğal
koruyucular ile hazırlanmış gıdalar olarak tanımlanıyor. Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Raşit Vural Yağcı, “Üzerinde logosu bulunan, istendiğinde belgesi
gösterilen organik ürünler (hormonsuz ürün organik demek değildir), bebek
beslenmesinde tercih edilmesi gereken en doğru ve en sağlıklı ürünlerdir.
ABD gibi gelişmiş ülkelerin, 0-2 yaş arası çocuklarda organik beslenmenin
zorunlu olması gereğini tartıştıkları günümüz dünyasında, birçok şey gibi
gıda maddelerinin de kirlendiğini düşünürsek, sağlıklı nesiller ve bunların
sağlıklı dimağları için çocuklarımızın beslenmesinde organik besinlere yer
vermeliyiz.” şeklinde konuya yaklaşıyor.
Neden organik Gıda Tüketmeliyiz?
Beslenme Uzmanı Dr. Filiz Açkurt ise organik gıda tüketilmesinin önemini şu
şekilde açıklıyor: “Besinlerle alınan zararlı ögeler, gebe ve emziren
annelerden bebeklerine geçer. Bu nedenle anne sağlığı ile birlikte bebeğin
sağlığı ve geleceği de tehlikeye atılmış olur. Besinlere ve içeceklere
çeşitli yollarla bulaşan mikroorganizmalar, inorganik elementler, pestisit,
insektisit gibi kimyasal ögeler, işlenmiş besinlerdeki zararlı katkı
ögeleri, uygunsuz paketleme malzemeleri, radyoaktif kalıntılar, hormonlar,
fabrikalardan atılan toksik kimyasallar sağlığı tehdit eden, başta kanser
olmak üzere pek çok hastalığa yol açabilen etkenlerdir. Organik, ekolojik ya
da biyolojik olarak isimlendirilen besinler ve içecekler bu riskleri elimine
eden sağlık ürünleri olarak tanımlanmaktadır. Organik ürünler, tarladan
başlayıp tüketime kadar her asşaması kontrol altında tutulan,
sertifikalandırılmış, hiçbir aşamasında sentetik bazlı kimyasal girdi
kullanılmadığı belgelenmiş ürünlerdir. Beslenme açısından risk altındaki
gruplar olarak nitelendirilen gebe-emzikli anneler ve büyüme çağındaki
çocuklar için bu ürünlerin yeri daha da ayrıcalıklı olmaktadır. Anne
adayları ve annelerin bu konuda gereken hassasiyeti göstermesi, gerek kendi
sağlıklarının korunması gerekse geleceğin nesillerini oluşturacak olan
çocukların sağlıklı büyüyüp gelişmesi için beslenme uygulamalarında çevresel
kirlilik taşımayan ürünlere yer vermesi toplum bilinci açısından da büyük
önem taşımaktadır.’’
Organik tarımla üretim yapıldığı bağımsız yetkili kuruluşlar tarafından,
hammade, üretim,son ürün aşamalarında aşamalarında denetlenmekte ve organik
sertifikası veriliyor.
• TC Tarım Bakanlığının tanıdığı ve atadığı 8 sertifikasyon kuruluşu
vardır: BCS, Ceres, Ecocert, Ekotar, Etko, İcea, Skal.
• Organik Tarım’la üretim yapıldığı uluslar arası bağımsız denetleme
kuruluşları tarafından kontrol ediliyor ve onaylanıyor.
• Organik olduğu belirtilen bir ürünün üzerinde hem denetleme kuruluşunun
hem de T.C hem de tarım ve Köy İşleri Bakanlığının logosu bulunmalıdır.
• Olgunlaşmadan toplanan meyve ve sebzelerdeki düşük vitamin ve besin
oranlarının yanında ORGANİK ürünler hem doğal hem de besin içeriği açısından
daha zengindir.
• Organik tarımla üretilmiş ham maddeler (sebze, meyveler)
manavlardakinden çok daha güvenli ve sağlıklıdır.
• Karayolları Genel Müdürlüğü ağındaki ana yollara, 1 Km. mesafedeki
tarım arazilerinde organik bitkisel üretim yapılmaz.
• Ağır sanayi tesisleri, reaktörler, hidrolik ve termik enerji
santrallerine, maden işletmelerine, kentsel atıkların toplu olarak
bırakıldıkları alanlara 3 Km. mesafedeki tarım arazilerinde organik tarım
yapılamaz

Hazırlayan: Dr. Abdulkadir ÖZEL

Yorum yapılmamış

No comments yet.

Comments RSS TrackBack Identifier URI

Sorry, the comment form is closed at this time.