Anasayfa İletişim


Yeni yıla sağlıklı bir başlangıç

YEMEK YEME ALİŞKANLIKLARI NASIL DEĞİŞİR?
BUNLARIN DEĞİŞMESİ GEREKTİĞİNDE NASIL KARAR VERİLİR?
Yemek yeme alışkanlıklarının kilo alıp-verme döngüsündeki en önekli kavram olduğunu biliyormusunuz.Hızlı yemek yeme,büyük porsiyonlar,öğün atlama, sürekli atıştırma ve benzeri alışkanlıklar kilo vermeye kararlı olduğunuz süreçlerde kolayca terk edilirken verilen kiloların rahatlığıyla tekrar sofralarınızdaki yerini alabilir.Kilonuzu tam koruma noktasına getirmişken girilen bu kısır döngü değiştirilmesi gereken alışkanlıklarınızın olduğunun önemli bir göstergesidir.
Eski alışkanlıklarınız;hızlı yemek yeme,yeni alışkanlığınız;yavaş ve iyi çiğneyerek yemek yeme olmalıdır.Yediğiniz yemeğin başlangıç görüntüsünü ve kokusunu yemek yedikten sonra hatırlayamıyorsanız sadece tat alma duyunuz çalışmış,koku ve görme duyularınızı hiç kullanmamışsınız.İşte bu noktada doygunluk hissinizin oluşma zamanı uzun vakit alabilirken, devamlılığı oldukça kısa sürecektir.Değiştirmediğiniz bu alışkanlığınız zamansızlıktan kaynaklanıyor olabilir. Öncelikle zaman ayırarak yediğiniz bir öğünün (akşam olabilir) tadının, kokusunun ve görüntüsünün farkına varmayı deneyin.

ÜZÜM ÇEKİRDEĞİ ÖZÜTLERİ ZAYIFLATIRMI ?

Üzüm çekiredÄŸi özütlerinin damar sertliÄŸine karşı koruma saÄŸladığı,cilt yaÅŸlanmasını yavaÅŸlattığı,saç dökülmesi ve zayıflamasına engel olduÄŸunu gösteren güvenilir çalışmalar var ama kilo verdirip verdirmediÄŸi kuÅŸkulu.Bununla birlikte 2004 yılında Hollanda’nın Maastricht Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada üzüm çekirdeÄŸi özütlerinin besin desteÄŸi olarak alınmaları halinde kalori ihtiyacını azalttıkları gösterilmiÅŸ. Bunun için günde 300 mg üzüm çekirdeÄŸi özütü alınması önerilmiÅŸ.Üzüm çekirdeÄŸi özütlerinin açlık duygusunu azalttıkları ve daha az gıda tüketimine yol açtığını gösteren güvenilir baÅŸka bir çaliÅŸma yok.Bizim önerimiz üzüm çekirdeÄŸi özütleri veya üzümün kendisinden fırsat buldukça faydalanılması.

ACİL BAKIM NEDİR ?

Acil bakımı tanımlamadan önce ilkyardımın tanımını, amacını ve uygulanışını bir hatırlayalım:
Ani olarak hastalanan veya kazaya uğrayan kimseye anında, olay yerinde ve çevre imkanlarından yararlanılarak yapılan, tıbbi olmayan geçici müdahaleye İLKYARDIM deniyordu.
İlkyardımı, uygulama becerisi olan her yaştaki insan yapabilmelidir. Örnek: 4-5 yaşındaki çocuk telefonla 112 yi çevirerek yardım isteyebilmelidir (ki yurt dışında çocukların nasıl hayat kurtardığını 911 filmlerinde görebilirsiniz). ilköğretim ya da lise öğrencisi bayılan kişiyi sırt üstü yatırıp ayaklarını hafif yükseltebilmeli, kanayan yaranın üzerine kişinin kendi giysisini kullanarak basınç yapabilmelidir.

İlkyardımı yapmaktaki amaçlar:

1- Hayat kurtarmak,

2- Kişinin var olan durumunun daha kötüleşmesini önlemek,

3- Sakatlıkları önlemekti.

İlkyardımı uygularken şu adımları takip edecektik:
Tedbir (İlkyardımcının kendisinin ve kazazedenin güvenliğinin sağlanması)
TeÅŸhis
Tedavi
Telekomünikasyon (haberleşme)
Triaj (öncelikli kazazedenin belirlenmesi)
Taşıma (hastaneye nakletme)

ACİL BAKIM, ani olarak hastalanan veya kazaya uğrayan kişiye en kısa zamanda, olay yerinde, çeşitli araç-gereç ve tıbbi malzeme kullanılarak, bu konuda eğitim almış kişiler tarafından yapılan müdahalelerdir.
Acil bakım, hastanenin acil servisinde, herhangi bir serviste ya da yoğun bakımda verilebildiği gibi hastane dışında da verilebilmektedir.
Bu sitede verilen bilgiler, hastane öncesi (yani hastaneye gelmeden önce) uygulanan acil bakımdır. Bu acil bakım, bu konuda eğitim almış Paramedik, ATT, hekim, hemşire ve sağlık memuru tarafından verilebilmektedir. Hastane öncesi acil bakımın gelişmiş olduğu ülkelerde sadece Paramediklere ve ATT lere görev verilmiştir. Hastane öncesi acil bakım için gerekli olan araç-gereçler ise cankurtaran (ambulans) ve içindeki her türlü tıbbi olan ve olmayan araç gereçlerdir.
Acil bakımda amaç, ilkyardımdan farklı değil. Ancak, malzeme ve yetişmiş elemanlar nedeniyle verdiği bakım daha etkili ve yaşam kurtarıcı olmaktadır.
Acil bakım uygulanırken izlenen adımlar da ilkyardımdaki adımlardan farklı değildir. Ancak içeriği biraz daha kapsamlıdır.
Demek ki;
İlkyardım, anında çevre imkanlarını kullanarak, herkes tarafından yapılabilecek müdahale iken,
Acil bakım, özel eğitim almış sağlık personelinin, cankurtaran aracılığıyla verebileceği bakımdır.
İlkyardım anında verilmesi gereken bir yardımdır ve bu yardımın bir parçası da cankurtaranı çağırmaktır. Ambulans, çağrıldığında, olay yerine en kısa zamanda ulaşarak, en kısa sürede gerekli acil bakımın verilmesini sağlar. Cankurtaranla gelenlerin vereceği acil bakımın kalitesi, olay yerinde yapılan ilkyardımla artar. Örnek: var olan şiddetli kanama basınç yapılarak durdurulmuşsa, gelen ekip hemen serum takıp, oksijen vererek kişiyi hastaneye ulaştırdığında kişinin kurtulma şansı çok yükselir. Eğer kanama durdurulmazsa, kan kaybından dolayı kişi şoka girer, en iyi bakım verilse bile bu kişiyi kurtarma şansı olmayabilir. Ne kadar iyi eğitim almış sağlık ekibi olursa olsun ya da en mükemmel araç-gereç ve ilaçlarla donatılmış olsun, akan kan nedeniyle gelişen şok beynin beslenmesini önleyeceğinden kan verseniz bile gelişen harabiyet kişiyi eski haline döndüremez.
Hastaneöncesi acil bakıma önem veren bazı ülkelerde, bu konuda bir adım daha atılarak FİRST RESPONDER denilen gönüllüler eğitmişlerdir. Bunun amacı, herkes ilkyardımı bilmediğinden ve herkese ilkyardım eğitimi yapma olanağı olmadığından bu kişileri eğitip, ilkyardım yapmalarını sağlamaktır. Gönüllü olan bu kişlerin araçları ve ilkyardım malzemeleri vardır. 112 arandığında ambulans gidene kadar en yakındaki gönüllü haberdar edilir ve onlar ilkyardım yapıp ambulansı beklerler. Yine bu ülkelerde polisler ve itfaiyeciler FİRST RESPONDER eğitimi alıyorlar, zira onlar çoğunlukla olay yerine herkesten önce gidiyorlar ve onların yaralılarla, kazazedelerle karşılaşma olasılığı çok daha fazla.

LÜTFEN BU YAZIYI OKUDUKTAN SONRA ACİL BAKIM İLE İLKYARDIMI BİRBİRİNİN YERİNE KULLANMAYIN
BU SİTEDEKİ BİLGİLER İÇİN GENELLİKLE AŞAĞIDAKİ KAYNAKLARDAN YARARLANDIM:
(KAYNAK ADI BULUNMAYAN BÖLÜMLERDEKİ BİLGİLER BUNLARDAN ELDE EDİLMİŞTİR)
Basic and Advanced Prehospital Travma Life Support (PTHLS), 4th Ed. 1999, Mosby Publication.
Grant H.D., Murray Jr. R.H., Bergeron J.D.;Brady Emergency Care, 6th Ed. 1994,Prentince Hall.
Bledsoe B.E., Porter R.S., Shade B.R.; Brady Paramedic Emergency Care, 2nd 1994, PrentinceHall.
Caroline, N.L. Emergency Care in the Streets, 5 th Ed. U.S.A. 1995.
Judd R.L.., Ponsell D.D.,”Mosby’s First Responder”, 2nd Ed. 1988, Mosby Publication.
Amerikan Ortopedik Cerrahlar Akademisi, “Hasta ve Yaralıların Acil Bakımı ve Nakledilmesi “, 4. Baskı, 1991 Nassetti Limited, İstanbul. (1987, AAOS, USA)
Sanders, Mick J., Mosby’s Paramedic Textbook, 2nd Ed. 2000. ISBN: 0-323-00652-3.
Gedik, Hülya Ünalan; İlkyardım ve Sağlık Bilgisi Ders Notları, 2. Basım, Saray Medikal Yayıncılık, İzmir, 2000.
Sheehy S. B. , Mosby’s Manual of Emergency Care, 3rd Ed., 1990.
Henry, M. C.; Stapleton, E.R.;(1992) EMT PREHOSPİTAL CARE, W.B. Saunders Company, New York, p: 206-207. ISBN 0-7216-1301-2
Marrieb, N. Elaine. Human Anatomy and Physiology. California, U.S.A. 1989.
Guyton ve Hall Tıbbi Fizyoloji, 9. Ed.,1996, Nobel Tıp Kitabevleri.
http://www.templejc.edu/dept/ems/Pages/PowerPoint.html,

Alkolizm

TANIMLAMA:
Genellikle alkolizmin tanımı tanımlayan kiÅŸiye göre deÄŸiÅŸir. En basit anlamda ve en eski tanımı, kronik ve aşırı alkol alınmasıyla oluÅŸan hastalıktır. Bağımlılığın farmakolojik ve psikolojik tanımı, gittikçe artan dozlarda alkol alma isteÄŸidir. Ancak bu tanım da çok yeterli deÄŸildir, çünkü alkolizm diÄŸer bağımlılıklara pek benzememektedir. Afyon bağımlıları, gittikçe artan dozlarda ve sonunda öldürücü miktarda madde ihtiyacı duyarlar, ancak alkoliklerin ihtiyaç duyduÄŸu alkol miktarı tek seferde öldürücü olmamaktadır.Alkolizmi tanımlamak için en belirgin sinyal kiÅŸinin davranış ÅŸeklidir. Modern tıp; alkolizmi sebebi bilinmeyen, belirgin anatomik iÅŸaretleri olmayan ve alkol bağımlılığıyla ortaya çıkan bir hastalık olarak tanımlar. Ayrıca, hem psikolojik hem de fiziksel tıp, alkolizmin bir baÅŸka hastalığın, çoÄŸunlukla da psikolojik bir bozukluÄŸun, semptomu olabileceÄŸini söylemektedirler. Bu anlamda, alkolizm, kronik, ilerleyen bir hastalıktır ya da psikolojik veya fiziksel bir baÅŸka hastalığın belirtisidir. Devamını oku…

İMMÜNOLOJİK TRANSFÜZYON REAKSİYONLARINDA TEDAVİ NASIL OLMALIDIR?

TEDAVİ:Hemolitik transfüzyon reaksiyonu tedavi ilkeleri
1) Hipotansiyonla mücadele
2) Yeterli renal kan akımının sağlanması.
EÄŸer ÅŸok önlenir veya yeteri kadar tedavi edilirse ;genellikle renal yetmezlikten kaçınılmış olur.Renal perfüzyonun yeterliliÄŸi idrar idrar çıkışıyla ölçülebilir.İdrar akım hızı yetiÅŸkinlerde 18-24 saatte, en az 100 ml/ saat üzerinde devam ettirilmelidir.Altta yatan kardiyak ve/veya renal hastalık tedaviyi komplike hale getirebilir.Böbreklere kan akımını ve idrar çıkışını artırmak için aynı zamanda diüretik ajanlar eklenir.i.v.furesemide renal kan akımını arttırır ve diürez saÄŸlar.Mannitol ozmotik diüretik olup kan volümünü ve renal kan akımını arttırır. Devamını oku…

Sizde KOAH varmı? Kendinizi test edin.

  • KOAH’ın (kronik obstrüktif akciÄŸer hastalığı) ne olduÄŸunu biliyor musunuz? Bu kronik akciÄŸer hastalığı en önemli hastalık nedenlerinden biridir;hastalık çok yaygın olmasına karşın,çoÄŸu kiÅŸi hastalığını bilmez.
      AŞAĞIDAKİ SORULARI YANITLARSANIZ SİZDE KOAH OLUP OLMADIĞINIZI ANLAYABİLİRSİNİZ:
    1- Haftanın çoğu günü sık sık öksürüyormusunuz?
    2-Haftanın çoğu günü balgam çıkarıyormusunuz?
    3-Yaşıtlarınıza göre nefesiniz daha kolaymı daralıyor?
    4-Yaşınız 40’ın üzerinde mi?
    5-Halen sigara içiyormusunuz ya da eskiden içtiniz mi?
      YUkarıdaki sorulardan en az üçünde evet yanıtı verdiyseniz, doktorunuza baş vurarak sizde KOAH olup olmadığını sorun ve basit bir solunum testi yaptırın.
      KOAH erken dönemde saptanırsa,akciğerinizin daha fazla zarar görmesini engelleyecek ve kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacak önlemler alabilirsiniz.

İMMÜNOLOJİK TRANSFÜZYON REAKSİYONLARI

Hemolitik Transfüzyon Reaksiyonları
Akut Hemolitik Transfüzyon Reaksiyonları
Akut hemolitik transfüzyon reaksiyonu (HTR) antijen-antikor reaksiyonu ile baÅŸlatılan ; kompleman ve koagulasyon sistemlerinin aktive edildiÄŸi ve endokrin yanıtların baÅŸlatıldığı durumdur. Åžok, dissemine intravasküler koagülasyon(DIC) ve akut renal yetmezlikle sonuçlanabilir. HTR’lar daima verici kanın ABO tiplendirme ve tanımlanmasına ait hatalarla yanlış kan verilmesinden kaynaklanır. DiÄŸer kan gruplarında uyumsuzluk sonucuda alloantikorlarla alıcıda hemoliz görülebilir.
Hemolitik transfüzyon reaksiyonlarına eÅŸlik eden iÅŸaret semptomlar: Devamını oku…

Bruselloz (brucella)malta humması

Brucella bakterilerin sebep olduÄŸu bulaşıcı bir hastalıktır.Bu bakteriler genellikle önce hayvanlar arasında geçiÅŸ yaparlar ve bir çok deÄŸiÅŸik omurgalı hayvanlarda hastalık sebebidirler.Brucella’nın deÄŸiÅŸik türleri koyun, keçi, sığır, geyik, köpek, domuz ve diÄŸer hayvanları etkilerler.İnsanlar bu bakteriler tarafından kirlenmiÅŸ olan bu hayvanlarla ve bu hayvanların et, süt veya bunlardan elde edilen diÄŸer çeÅŸitli ürünleriyle veya atıklarıyla temaslar sonucu hastalığa yakalanırlar.

Brucellanın belirtileri; ateş, terleme, baş ağrısı, kilo kaybı ve gribe benzer bir çok belirtiler olabilir.Teşhisi oldukça zordur.Kalp zarını ve merkezi sinir sistemini etkileyen ciddi enfeksiyonlar gelişebilir.Brucella kronik ve uzun süreli tekrarlayan ateş, eklem ağrısı ve halsizlik yapabilir.Genellikle romatizma ile karıştırılır.Bu hastalığa Brucella cinsinden koklara benzeyen çomak şeklindeki mikroplar sebep olur.

Tiplerine göre bulundukları hayvanlarsa;

“Brucella melitensis” keçi ve koyunlarda

“Brucella abortus” sığırlarda

“Brucella suis” domuzlarda bulunur.

Bulaşma : Genellikle bulaşma deri ve mukoza yoluyla olur.Solunum yoluylada bulaşabilir.Hasta hayvanların bütün ürünleri ile temas eden, insanlara bu hastalık bulaşabilir.Ayrıca insanlarda bulaşma süt veren annelerden bebklerine ve hastalıklı eşlerin seksüel yol ile sağliklı eşlerine bulaştırması ile olabilir.

YerleÅŸme yerleri:KaraciÄŸer, dalak, lenf bezleri, kemik iliÄŸi ve sinirlerdir.

Kuluçka süresi 5-21 gündür.Bulaşıcı hastalık olduğu için sağlık kuruluşlarına haber verme zorunluluğu vardır.

TeÅŸhis: Hastalık septisemik dönemdeyken (ateÅŸli dönem) kandan doÄŸrudan ekim yapılarak, bakterinin aranması gerekebilir.Bakteri ekiminden ancak 3 gün sonra mikro aerofilik ortamda üreyebilir.Ancak enfeksiyon kronik hal aldıysa, serolojik yönteme baÅŸ vurulur.Bu amaçla Rose Bengal Plate Test (RBPT) ile hızlı aglütinasyon tekniÄŸi kullanılarak%98 güvenilirlikte teÅŸhis yapılabilir.TeÅŸhis için kantitatif serolojik deÄŸerler istenirse , yani hastalık derecesine titre düzeyinde belirlemek istenirse bunda da Serum Aglütinasyon Test’i (SAT), Kompenant Fiksasyon Testi (KFT) veya Coombs testi kullanılabilir.En çok kullanılan SAT metodunda serum titresi 1/40 ve 1/40 dan yukarı ise enfeksiyon pozitif kabul edilir.Ancak hızlı oluÅŸu ve güvenilirlilik açısından en çok tercih edilen yöntem (RBPT) testidir.RBPT testinin diÅŸindaki diÄŸer üç test metoduda 18-24 satten önce sonuç vermez. Çünkü bünlarda yavaÅŸ aglütinasyon tekniÄŸi ile antikorları ararlar.Çok kullanılmamakla beraber, yapılmakta olan diÄŸer iki yöntem ise ELİSA (Enzym Linked İmmün Sorbent Assay) ve PCR (Polimeraz ZincirReaksiyonu) yöntemleridir.

Brucella,hamile kadınların düşük yapmasına, erkeklerde ise kısırlığa sebep olabilir.

Brucella hastalığının tedavi şekli antibiyotiktir.Tetrasiklinler ve kloramfenikol olumsuz yan etkileri nedeni ile tercih edilmezler ve kullanılmamaktadırlar.Rifampin ve Streptomisin Brucella bakterilerine karşı etkilidirler.Birden fazla antibiyotiğin bir kaç hafta boyunca kullanılması gerekebilir.Çünkü bakteriler kuluçka süresini hücre içinde geçirirler.

Brucella mikroorganizmalarının çevre şartlarına dayanıklılığı ise şöyledir:

Güneş görmeyen toprakta 70 gün, Güneş ışığında 1-12 saatte 60C de 10 dakika 100C de hemen ölür.Çeşme suyunda 4-8 bir kaç ay ,0 C de 2,5 saat, Pastörizasyon ısısında (63-65 C 30 dakika ,72-75C 15-20 saniye, 100C de hemen ölür.

İnsanlarda Brucellozisin önlenmesi:

Pastörize edilmemiş veya iyice kaynatılmamış süt ve süt ürünleri tüketilmemelidir.Hayvan yetiştiricileri yavru atan hayvanların tüm atıkları ile temas etmemelidir.

Av hayvanları, iyi pişmemiş taze etler, nereden alındığı belli olmayan etler , nasıl yapıldığı belli olmayan sokak dondurmaları ve sütler tüketilmemelidir.

Hasta bakımı :

Brucellada yatak istirahati en az 4 hafta olmalıdır.Komplikasyonları önlemek için yatağa bağımlı hasta bakımı verilmelidir.Diğer semtomlara yönelik (semptomatik ) tedavi yapılmalıdır.

BİR AKCİĞER HASTALIÄžI OLAN KOAH’A KARÅžI NELER YAPABİLİRSİNİZ?

Uzun süredir nefes darlığı veya öksürüğü olan erişkinlerde KOAH bulunabilir.
Doktorlar KOAH’ı iyileÅŸtiremezler, ama ÅŸikayetlerinizin azalmasına yardımcı olabilir ve akciÄŸerlerinizdeki zedelenmeyi yavaÅŸlatabilirler.
Doktorunuzun dediklerini yaparsanız;
Nefes darlığınızın azaldığını hissedeceksiniz.
Daha az öksüreceksiniz.
Daha güçlü olacaksınız ve daha rahat gezebileceksiniz.
Kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.
SİZ VE AİLENİZ KOAH’A AKARÅžI NELER YAPABİLİRSİNİZ?

1- Sigarayı bırakın .
2- Bütün ilaçlarınızı doktorunuzun söylediği şekilde kullanın.Yılda en az iki kez genel kontrol için doktorunuza gidin.Grip aşısı olup olmayacağınızı sorun.
3- Nefes alıp vermeniz kötüleştığinde, hemen hastaneye ve doktora gidin.
4-Evin havasını temiz tutun. Nefes alıp vermenizi zorlaştıran duman gibi şeylerden uzak durun.
5- Vücudunuzu dinç tutun. Yürüyün, düzenli egzersiz yapın ve sağlıklı gıdalar yiyin.
6- KOAH’ınız ağır ise, nefesinizden olabildiÄŸinizce yararlanın. Evde hayatı olabildiÄŸince kolaylaÅŸtırın

KOAH ne kadar yaygındır.

* Tüm dünyada,40 yaşın üzerindeki her 5 eriÅŸkinden birinde KOAH vardır.KOAH prevalensına iliÅŸkin bu tahmin,ilk kez Dünya KOAH Günü 2004’te açıklandı ve KOAH ‘ın önceden düşünülenden üç kat daha sık görüldüğü belirlendi.
* Sigara içmenin eskiden ya da halen yaygın olduğu ülkelerde KOAH çok sık görülür.