AraÅŸtırmacılar normal yaÅŸlanmanın etkileri ile Alzheimer hastalığının baÅŸlangıcı arasındaki sınırları netleÅŸtirmeye çalışmaktadırlar. BiliÅŸsel iÅŸlevler açısından,” normal” yaÅŸlanma ile hastalığın erken dönem belirtileri arasındaki bir devamlılık olduÄŸu varsayılabilir. Devamlılıktaki bu geçiÅŸ bölgesi “ılımlı kognitif bozukluk”, (IKB) olarak isimlendirilmektedir. Devamını oku…
Alzheimer hastalığının iki ayırt edici özelliÄŸi amiloid plakları ve nörofibril yumaklarıdır. AraÅŸtırmacılar, bu proteinlerin aşırı miktarda birikiminin beyindeki nöron hasarında bir ÅŸekilde rol oynadığına inanmaktadırlar. Devamını oku…
Larenks, gırtlağın üst ucunun hizasındadır. İki ses telinden oluÅŸan larenks, ses çıkartmaya yarar. Ama ayrıca önemli bir rolü daha vardır. Solunum yollarının bekçiliÄŸini yapar. Devamını oku…
Böbrek kumlarını dökmek ve onların neden olduğu sancıları gidermek için,perhiz yapmak ve bol bol su içmek çok faydalıdır.
Alzheimer hastalığı beynin temel yapı taşını, nöronu, harap ederek beyni etkiler.Nöron kaybı ilk önce bellek sisteminin santralı olan hippokampusta başlar.Bu nedenlede Alzheimer hastalığının erken safhalarından itibaren bellek kaybı görülür.Zaman, mekan ve kişileri karıştırma (dezoryantasyon) ve uzaysal-mekansal bellek kaybı da olabilir.Uzaysal-mekansal bellek nesnelerin veya mekanların birbirlerine göre yerleşiminin algılanmasını sağlar. Buna banyonun, yatak odası veya mutfağa göre nerede bulunduğunun farkında olmak örnek olarak gösterilebilir.
Alzheimer hastalığı, hippokampusun yanısıra, amigdala da dahil olmak üzere, limbik sistemin diğer bölümlerini de etkiler. Bu bölgedeki nöronlar hasar gördükçe, lisan becerileri, plan yapma, yargılama ve basit işleri yerine getirme gibi diğer bilişsel ve duyguları etkileyen kısmı olduğu için, bu bölgedeki nöron kaybı Alzheimer hastalarında sık görülen saldırgan davranışları ve şüpheciliği açıklayabilir.
Ek olarak, Alzheimer hastalığında Meynert in bazal çekirdeği olarak adlandırılan beyin bölgesindeki nöronlarda da kayıp olur.Bu bölge asetilkolin olarak adlandırılan nörontransmitterden zengindir. Nörotransmitterler, daha öncede belirtildiği gibi , uyarıları nötrondan nörona taşıyan kimyasal habercilerdir. Asetilkolin, anıların oluşturulması ve çağrılması için önemlidir ve bazal çekirdeğin hasarı asetilkolin düzeyinde belirgin azalmaya neden olur.Alzheimer hastalığı, asetilkoin düzeyindeki düşmenin yanısıra, diğer önemli nörotransmitterlerin düzeylerinide etkiler.
Sonunda, Alzheimer hastalığı, beynin bir çok bölgesini etkiler.Harap olan nöron miktarı artıkça tahrip olan sinaps-hücreler arasındaki iletişim noktaları sayısıda artar.Sinir hücrelerinin kaybı ile beyin kütlesi azalır. Alzheimer hastaları, iletişim kurma, bildiği yüzleri ve nesneleri tanıma yeteneklerini ve davranışlarını ve yemek yeme ve idrar yapma gibi temel fiziksel isteklerini kontrol etme yetenekleri de dahil bazı işlevlerini kaybetmeye başlarlar. Son dönemde, çoğu hasta yatağa bağımlı ve diğer insanların bakımına tamamen muhtaç hale gelir.
Alzheimer hastalığı (AH) bunamanın (demans) en sık nedenidir.Öncelikle 60 yaş üzerindeki bireyleri etkiler.Geri dönüşü olmayan ve ilerleyici bir hastalıktır.Zaman içinde hastaların zihin bellek kapasiteleri azalır, mantıklı düşünme, öğrenme ve iletişim kurabilme yetenekleri giderek bozulur.Hastalık, kişiliği değiştirir ve yargılama yetisini bozar.İleri aşamada ,hastalar basit günlük işlerini bile yerine getiremez ve kendi bakımlarını gerçekleştiremez hale gelirler.Hastalığın seyri, hastalığın ilk bulguları başladıktan sonra 2 ila 20 yıl sürer, ancak çoğu hasta 8-10 yıl içinde hayatını kaybeder.Bununla birlikte, hastalığın göstereceği seyrin hastadan hastaya çok değişken olduğunu vurgulamak gerekir.Sekiz yıldır hasta olan birisinin yakını,onu yakın bir zamanda kaybedeceği düşüncesine kendisini kaptırmamalıdır.
Senilite sıklıkla bunama(demans) ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.Hatta iki kelime birlikte de kullanılmaktadır.Senil demans.İki kelime arasında fark varmı ?
Senil kelimesi Latince senilis kelimesinden türemiştir.Ve ihtiyar adam anlamına gelir.Sözlük anlamı ile senil, ilerleyen yaşla ilişkili olarak zihinsel becerilerin kaybını,bir diğer deyişle bazı yaşlı bireylerde görülen kognitif ve davranışsal problemleri ifade eder.Bu terim pek çok açıdan modası geçmiş bir terimdir.
Demans, zihinsel ve sosyal becerilerde yaşlanma ile olandan çok daha ağır bir azalmayla karekterli bir sendromu belirti ve bulgular topluluğu ifade eden bir terimdir.Demansın belirti ve bulguları arasında ağır bellek kaybı, zaman, mekan ve kişileri karıştırma ve kişilik değişikliği sayılabilir. Alzheimer hastalığı dahil pek çok bozukluk demansa neden olabilir.
Yaşlanmayla birlikte olan unutkanlık genellikle beyin işlevlerimizin yavaşladığına işaret eder.Bir ismi hatırlamamak için veya yapmaya alışık olduğunuz işler için daha fazla zamana ihtiyaç duyarsınız.Fakat bu dolu dolu ve üretken bir yaşam sürmenizi engellemez.Unutkanlığınızın farkındasınızdır ve bunu bir şaka yada espiri biçiminde bunu başkalarına söyleyebilirsiniz.
Normal yaşlanmanın dışında bir nedenle, örneğin Alzheimer hastalığı nedeni ile unutkanlığı olan kişilerin deneyimleri çok farklı olabilir.Çoğu olguda olduğu gibi, bir şeylerin doğru olmadığının farkındadırlar ama onları rahatsız eden şeyin ne olduğunu anlayamazlar.Bir bellek kaybına dikkat çekmekten ziyade her şey yolundaymış gibi davranabilirler.
Yılların zaman içinde vücudunuzda yaptığı harabiyet düşünüldüğünde, yaşlılığın etkisinden şüphelenmeye gerek varmı? Yinede kaslarınız ve eklemlerinizin eskisi gibi çalışmaması yada zihninizin eskisi kadar canlı olmaması hep sürpizmiş gibi gelir.Yaşlanma insanları sıklıkla hazırlıksız yakalar. Bu karmaşık yaşlanma süreci çok uzun zamanda gelişsede bazılarına bir gecede olmuş gibi gelir.
Asıl önemli olan nokta insanların yaşlanma hızı değil yaşlanmalarındaki farklılıklardır. Neden herkes farklı şekilde yaşlanıyor? 60 yaşında olup daha genç gösterenler ve davrananlar vardır. Bazılarıda olduğundan yaşlı gösterirler. Nasıl oluyorda bazı insanlar 90-100 yaşlarına kadar canlı ve aktif kalırken diğerleri kendilerine bile bakamıyacak duruma geliyor. Bu farklılıkların bir kısmı kalıtım yaşam tarzı ve çevresel etkenlerin bir bileşimine birazda şansa bağlıdır.
Ancak bu sorunun cevabı hastalık gibi diğer süreçlerlede ilgili olabilir. Kalp hastalıkları, inme, yüksek tansiyon, şeker hastalığı ya da demans ciddi fiziksel ve zihinsel bozukluğa neden olabilir. Ne yazıkki yaşlılarda hastalık etkileri bazen yaşlanmanın normal seyri gibi yorumlanmakta ve altta yatan neden araştırılmamaktadır. Bu tablolardan bazıları tedavi edilebilir bozukluklardır.
Alzheimer hastalığı ile ilgili ilk endişeniz bellek kaybı konusundaki deneyimlerinizin yarattığı sıkıntı ve korkudan kaynaklanabilir. Alzheimer hastalığı beyinde, özellikle de beyin hücreleri arasındaki iletişimde bozuklukla seyreden bir hastalıktır. Beynin düzgün çalışmasında beyin hücreleri arasındaki iletişimin hayati önemi vardır. Beyindeki devrelerin yetenekleri bozulduğunda düşünme, mantık yürütme, hatırlama gibi becerileriniz etkilenir veya yitirilir.
Malesef yaşlı beyinlerin mantık yürütme ve hatırlama becerisinin olmadığı kabul edilir.Yaşınız ilerledikçe belli derecede unutkanlığınız olacağı ve karmaşık problemleri çözmek için daha fazla zamana gereksinim duyacağınız bir gerçektir. Ancak bu tür bulguların normal yaşlanmadan daha ciddi bir duruma işaret edip etmediği konusunda sıklıkla şüpheler vardır. Ama bazende bu belirtiler ya basitçe kabullenilmekte ya da görmezden gelinmektedir.
Alzheimer hastalığının etkileri normal yaşlanmada görülen her hangi bir durumdan çok daha ağırdır. Alzheimer hastalığı kanser, şeker hastalığı gibi anormal bir durumdur ve nedeni tam olarak bilinmemektedir. Hastalık yavaş ve sinsi bir biçimde başlar ve beyinde yaptığı harabiyet derecesi farkedilmeyebilir. Malesef seyri sürekli ilerleyici ve geri dönüşsüzdür. Hastalığı anlama, tanıma ve tedavi etme yolunda çok fazla çalışma yapılmasına rağmen, buğün için tedavisi yoktur.
Unutkanlığınız için ne zaman endişelenmelisiniz? Herkes zaman içinde bazı şeyleri unutur ama Alzheimer hastalığının neden olduğu unutkanlık devamlıdır ve zaman içinde dahada ağırlaşır. Hastalık sonunda lisan, yargılama, anlama ve dikkati toplama fonsiyonlarını da etkileyecek şekilde ilerler. Davranışınız değişebilir, daha saldırgan, aşırı kaygılı, depresif olabilirsiniz, hatta evden çıkıp kaybolabilirsiniz. En sonunda Alzheimer hastalığı yemek yeme ve giyinme gibi en basit işlerinizi yapmanızı bile engelleyebilir.
Alzheimer hastalığı genellikle 60 yaş üzerindeki kişileri etkilesede, bu durum, hastalığın yaşlanmanın kaçınılmaz bir sonucu olduğunu yada tüm yaşlıların sonunda hastalığın belirti ve bulgularını göstereceğini ifade etmez. Hastalık potansiyelinin uzun yıllar içinde geliştiği ve bulguların yaşamın ancak geç dönemlerinde ortaya çıktığına inanılmaktadır. Çok nadiren Alzheimer hastalığı 30-40 yaşlarında da gelişebilir. Zaman zaman olan bellek boşlukları ile yaşamayı öğrenebilirsiniz. Fakat devamlı ve ilerleyici bir bellek kaybında endişelenmemeli ve doktorunuza görünmelisiniz.
Uykusuzluk hafızayı yavaşlatıyor
Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Seung-Schik Yoo’nun araştırmasına göre uykusuz kalmak beynin öğrenme yetilerine ciddi şekilde zarar veriyor.
Güncelleme: 12:10 TSİ 18 Åžubat 2007 PazarBOSTON – AraÅŸtırmaya göre, yeni bilgi öğrenmeden önce yeterince uykusunu almayan kiÅŸiler, bir önceki gece daha iyi dinlenmiÅŸ kiÅŸilere kıyasla yüzde 10 daha az hatırlıyor. Uzmanlar, çalışma saatlerinin yoÄŸunlaÅŸması sebebiye insanların artık uykuya daha az vakit ayırabildiÄŸi gerçeÄŸini göz önünde bulundurduklarında, bu kanıtın ‘üzücü’ olduÄŸunu söylüyor.
Yoo ve ekibi yaptıkları deneyde 14 kişiye bir gece boyunca uyumamalarını, ve laboratuarda kalarak ya e-posta kontrol etmelerini, ya da kağıt oyunları oynamalarını söyledi. Katılımcılara deneyin başladığı andan 24 saat sonra uyumaya gönderilmeden önce 150 fotoğraf gösterildi, ve beyinleri tarandı.
İki gece yeterli uyuduktan sonra kağıt imzalayacaklarını sanan katılımcılar laboratuara tekrar çağrıldı. Fakat araştırmacılar, katılımcılara ufak bir sınav verip gördükleri 150 resmi hatırlamalarını istedi.
Uykusuz grup resimlerin sadece yüzde 74’ünü doğru hatırlarken, uykusunu alan kontrol grubu resimlerin yüzde 86’sını doğru hatırladı.
‘HİPPOCAMPUS’ ZARAR GÖRÜYOR
Uykusuz kalacak gruba resimlerin ilk gösterildiği anda fMRI metoduyla yapılan beyin taraması, uykusuzluğun beynin ‘hippocampus’ denilen hafıza bölgesinde yavaşlamaya sebep olduğunu gösterdi. Yoo ‘araştırmanın kanıtladığı üzere hafızayı güçlendirmek için iyi dinlenmek şart’ dedi.
Fareler üzerinde yapılan deneyler de uykusuzluğun beyinde strese sebep olan hormonların yükselmesine neden olduğunu gösterdi. Bu hormonların yükselmesi de dolaylı olarak hippocampus aktivitelerini azaltıyor. Harvard’lı araştırmacılar bu modelin insanlarda da benzer şekilde işlediğini düşünüyor. Daha önce uyku ve öğrenmeyle ilgili çalışmalar yapılmış olsa da, uykusuzluğun beyin aktiviteleriyle ilgili doğrudan ilişkisini değerlendiren araştırmayı ilk defa kendisinin gerçekleştirdiğini söyledi.
Yoo ’ insanlar için kaç saatlik bir uykunun yeterli olduğunu henüz bilmenin imkanı yok’ dedi.