[email protected]
Dalağın alınması çocuklarda esas olarak üç durumda gerekli hale gelir;
 1) Kan hastalıkları:Â
        a)Doğumsal hemolitik anemiler; Örneğin;Konjenital Sferositoz
         b) İdyopatik trombositopenik purpura (ITP)
2) Travma
3) DiÄŸer ender durumlar:
      -Akdeniz anemisi
     -Portal Hipertansiyon
     -Dalak tümörleri
     -Aplastik anemi
      -Hipersplenizm
    -Hodgkin hastalığı
    -Dalak abse ve kistleri
 İdyopatik trombositopenik purpura’ da ve doÄŸumsal kan hastalıklatında splenektomi genellikle 3 yaşından sonra gerekmektedir.Splenektomi sonrası sepsis riski nedeniyle iÅŸlem olabildiÄŸince geciktirilmektedir.Ameliyat hazırlığında dalağın büyüklüğü ve komÅŸuluklarını deÄŸerlendirmek amacıyla görüntüleme yöntemleri kullanılır.Kan testleri yapılır.Kan ya da kan ürünleri temin edilir.Hasta çocuk doktoru tarafından konsülte edilir.Postsplenektomi sepsisi ve ameliyat sonrasında geliÅŸebilecek olası diÄŸer enfeksiyonlar açısından antibiyotik baÅŸlanır ve özel aşılar uygulanır. Aşı ancak 1 ay içinde etkin düzeye ulaÅŸtığından ameliyat randevusu bu süreye uygun biçimde kararlaÅŸtırılır.Ameliyat genel anestezi altında yapılır.Genellikle karnın ortasından ya da sol tarafa kaburgaların hemen altından yapılan bir kesiyle ameliyat gerçekleÅŸtirilir.Ameliyat sonrası hasta bir süre klinikte gözlenir.Birkaç gün yemek verilmez. Hasta bu süre içinde serumla beslenir.Mide ve barsaklar çalışmaya baÅŸladıktan sonra yemek verilir.Problem geliÅŸmediÄŸi takdirde poliklinik kontrolleri önerilerek taburcusu planlanır.
    Komplikasyonlar;
Dalak çıkartıldığında trombosit denilen kan pulcukları sayısında bir artış görülür.Bu ise en sık ameliyattan sonraki ilk 10 günde olmak üzere hastada pıhtılaşma bozuklukları ve beraberinde meydana getirdiği solunum ve dolaşım problemlerini ortaya çıkartabilir.
  Dalak etrafındaki organların hasarlanması neticesi etraf organlara ait sorunlar; (mide perforasyonu, pankreatit, kalın barsak zedelenmesi gibi) görülebilir.Yine yakın komşuluk nedeniyle özellikle sol akciğer ve bu organın zarına ait problemler (atelektazi, pnömani, sıvı kolleksiyonu) ortaya çıkabilir. Akciğer enfeksiyonlarına eğilimartabilir.
  Genel anestezi altında yapılan bir ameliyatın genel riskleri ise;
   Akciğerlerde küçük alanlarda dolaşım bozukluğu oluşabilir ve buna bağlı olarak antibiyotik tedavisi ve fizyoterapiye gerek duyulabilecek akciğer enfeksiyonu riski artabilir.
 Bacaklarda pıhtılaşma oluşabilir, buna bağlı ağrı ve şişlik oluşabilir.Nadiren bu pıhtıların akciğerlere gitmesine bağlı olarak ölüm oluşabilir.
 Kalbin yorulmasına bağlı olarak kalp krizi gelişebilir.
 Bu işleme bağlı olarak ölüm oluşabilir.
 İşlem sonunda hastanın yaşına, yapılan kesinin büyüklüğüne göre ameliyat sonrası hastanede kalış süresi her hangi bir komplikasyon gelişmedeği takdirde 5-10 gün arasında değişir.
Op.DR.ÇAĞATAY AYDINER
ÇOCUK CERRAHİSİ UZMANI
 
    İşte stresi gidermek için yapabileceğiniz şeylerle ilgili bir kaç ipucu ve tavsiye, daha önce sitemizde yer alan stresle baş etmenin yollarına ileve olarak bu kez dört ana başlık altında daha sistemli bir biçimde adım adım stresle nasıl baş edeceğinize yardımcı olmak için hazırlanan bir yazı.
 *Farkındalık
 *Kontrol
 *İletişim
 *Arınma
 Şimdi bu dört ana baÅŸlık altınta tek tek inceleyeceÄŸimiz konuları eÄŸer sıkılmadan okuyup uygularsanız eminim streslerin zararlı etkilerinden daha az etkileneceksiniz. Devamını oku…
Â
Âdet öncesi sendromu (gerginlikten fazla bir ÅŸey olduÄŸu anlaşılmadan önce âdet öncesi gerginlik deniyordu.)Kadınların %90’ını etkiliyor ve bu etki mahvedici boyutlara ulaÅŸabiliyor.Belirtileri fiziksel, duygusal (ya da ikisi birlikte) olabilir ve bunlardan kurtulmak için bazı ÅŸeylere dikkat etmek gerekir. Devamını oku…
 
Uykusuzluğun tanımını yapmak, uykunun tanımını yapmaktan daha zordur.Zira uykusuzluk, hasta tarafından hissedilen ve kişiden kişiye değişen öznel bir olgudur.
 Uykusuzluk,  bazen hayatla bağdaşabilecek sürelerden daha kısa bir uyku süresi, bazen de kişinin daha önce alışık olduğu ve yeterli bulduğu uyku süresinin kısalması biçiminde olabilir.
 UykusuzluÄŸun en sık karşılaşılan biçimi uykuya dalma güçlüğüyle ortaya çıkan uykusuzluktur. Bu tür insanların uykuya dalması uzun saatler alır ve uykuya dalamama aşırı bir sıkıntıya yol açar.Bu sıkıntı, uykuya dalmak için geçirilen sürenin, olduÄŸundan daha da uzun olarak algılanmasına neden olur.Uykuya dalma zorluÄŸunun gerçekte sıkıntısı bazı hastalarda daha yataÄŸa gitmeden önce, akÅŸam saatleri yaklaÅŸtıkça baÅŸlar.Hastalar “aceba bu gece uyuyabilecekmiyim? “kaygısını taşır. Uykusuzluk üç  deÄŸiÅŸik ÅŸekilde incelenebilir.
* Geçici uykusuzluk
*Kısa süreli uykusuzluklar
*Uzun süreli uykusuzluklar
 
Uyku, organizmanın çevreyle iletişiminin, değişik şiddette uyaranlara geri döndürülebilir biçimde, geçici, kısmî ve periyodik olarak kaybolması durumu olarak tanımlanabilir.
 Uykunun deÄŸiÅŸik evrelerden oluÅŸtuÄŸu görüşü ilk kez Loomis ve arkadaÅŸları tarafından ortaya atıldı. Bu araÅŸtırmacılar uykuyu A, B, C, D, E, harflariyle adlandırdıkları beÅŸ farklı evreye ayırdılar. A’dan E’ye doÄŸru uykunun giderek derinleÅŸtiÄŸini öne sürdüler.Daha sonra 1953’te Chicago’da Aserinsky ve Kleitman adlı iki araÅŸtırmacı , kendilerinin ve ailelerinin katılımıyla gerçekleÅŸtirdikleri araÅŸtırmalarda, hızlı göz küresi hareketlerinin varlığıyla belirlenen özel bir uyku evresi daha kaÅŸfettiler. Aynı dönemde Lyon’da Michel Jouvet, uykunun bu evresinde kas gerginliÄŸinin diÄŸer uyku evrelerine oranla azaldığını ve tam bir tonus kaybı oluÅŸarak, kasların tamamen gevÅŸediÄŸini bildirdi.
 Â
Â
Sosyal Fobi; Olumsuz olarak deÄŸerlendirilmekten duyulan tüm korkuları içermektedir.Rezil olmaktan,Utanç verici bir duruma düşmekten, Devamını oku…
Â
Genellikle herkes tarafından zaman  zaman yaÅŸanabilen korkuya benzer bir duygudur. Devamını oku…

STRES;Stres kavramı ilk olarak bir Endokrinolog olan Hans Selye tarafından ortaya atılmıştır. Organizmaların olumsuz duyusal ve fizyolojik olaylar karşısında ortak bir biyolojik tepkisidir. DiÄŸer bir ifade ile stres; insanlara, olaylara ve durumlara karşı olaÄŸan bir tepkidir. İnsanın günlük hayatında baÅŸka insanlarla veya olaylarla etkileÅŸimidir. Devamını oku…
MOBİL TERAPİ İLE SİGARA BAĞIMLILIĞINA SON!
 SİGARAYI BIRAKMAK İSTİYORSUNUZ,
 AMA BİR TÜRLÜ BAŞARILI OLAMADINIZ,
 O ZAMAN ALLEN CARR’IN YAPTIKLARINA İYİ DİKKAT EDİN, ÇÜNKÜ O BU KONUDA ÇOK BAÅžARILI OLDU.
  Yaklaşık olarak 40 Ülkede 10 milyon insanın sigarayı bırakmasını saÄŸladığı iddia edilen Allen Carr’ın “sigarayı bırakmanın kolay yolu “yöntemine, artık cep telefonlarından ulaÅŸabileceksiniz.
 İSTEYEN HERKES”21.Yüz yıl insanının terapisi”olarak adlandırılan mobil terapiden kısa mesaj yoluyla yararlanabilecek.
Bu yöntemle sigarayı bırakan PSİKOLOG İlknur
Üstünçar’ın hazırladığı mobil terapide , “Sigarayı bırakmaya hazırlık”ve “Sigarayı bırakanlar için koruma “
programları bulunuyor.Terapide, sigara bıraktırma yönteminin uzmanları tarafından hazırlanan özel mesajlar
abone olan tiryakilerin cep telefonuna kısa mesajla gönderiliyor.
 
Araştırmaya göre gazeteciler de toplumun diğer kesimleri gibi bekâret ve namus kavramlarında tutucu olduklarını belirtti. İlk cinsel deneyimin evlilikle yaşanması gerektiğine inanan bu meslek grubu cinselliği de aşkla ilişkilendirdi .
  Cinsel EÄŸitim ve AraÅŸtırma DerneÄŸi (CEDAT) ‘ Türk Medyasının CinselliÄŸe ve Cinsel SaÄŸlığa yaklaşımı’ konulu bir araÅŸtırma yaptı. Cinsel mutluluktan, namus cinayetine kadar bir çok konuda gazetecilerin bakış açılarını yansıtan araÅŸtırmadan ilginç sonuçlar çıktı.
 Grubun büyük bölümü cinselliÄŸi aÅŸk’la iliÅŸkilendirirken , seks’i ikinci plana yerleÅŸtiriyor. Her dört erkek gazeteciden biri ilk cinsel deneyimin her iki cins içinde evlilikte gerçekleÅŸmesi gerektiÄŸini düşünüyor. Her beÅŸ gazeteciden biri namus ve töre iddiasıyla iÅŸlenen cinayetlerin ülkemizin gelenekleri çerçevesinde anlaşılabilir ve kabul edilebilir olduÄŸu görüşünde.
 CEDAT Yönetim Kurulu Üyesi Doç.Dr.Cem İncesu 146 gazeteci ile yapılan bu araÅŸtırmanın töre ve namus cinayetleri ile ilgili olan sonuçlarını 2006 yılında yapılan ‘Üreme ve Cinsel SaÄŸlık AraÅŸtırması’nın sonuçlarıyla karşılaÅŸtırdı ve bazı tespitlerde bulundu.
 Â